24 Temmuz 1908 tarihi, 2. Meşrutiyet’in ilan edildiği tarihtir. Bu tarihten sonra basın, geçmişe oranla daha özgür bir ortama kavuşmuştur. Ancak, ilerleyen yıllarda, basın üzerindeki sansür ve baskılar farklı biçimlerde var olmaya devam etmiştir.

12 Mart ve 12 Eylül gibi olağanüstü süreçler, toplumun farklı kesimlerini baskı altına almış, öte yandan toplumun; sesi, gözü, kulağı olan basın- yayın organlarını da sansürün kıskacına hapsetmiştir.

Bu günkü ortamda da,  sansür ve otosansür, gazetecilerin mesleklerinden uzaklaştırılmalarına varan baskılar olağan hale getirilmiştir. Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı çok sayıda gazetecinin cezaevinde oluşu ve uluslararası platformda ülkemizin bu olumsuz durumuyla ilk sıralarda yer alması, kabul edilebilir bir durum değildir.

Bazı gazetelerin köşe yazarlarının, muhabirlerin; bazı televizyon yapımcılarının işlerinden çıkarılmaları ve bunların büyük bölümünün iktidar karşıtı olması, baskının nerelere uzandığını apaçık ortaya koymaktadır. 24 Temmuz’la başlayan, sonraki süreçlerde hep kesintiye uğrayan basındaki özgürlük ortamının tekrar sağlanması ve basının, iktidarların baskısından uzak kalması dileğiyle, basın mensuplarının bu özel günlerini kutluyorum.